Deva ve zehir arasındaki ince çizgi
19 Ocak 2012 09:58 tsi
Ekmek öldürücü bir zehirdir!” dersem, “Yok canım, daha neler” diyerek, hakkımda olumsuz düşünürsünüz. Ama...
Prof. Dr. Erdem Yeşilada / Star
Ekmek öldürücü bir zehirdir!” dersem, “Yok canım, daha neler” diyerek, hakkımda olumsuz düşünürsünüz. Ama “Çölyak hastalarının sindirim sisteminde unun protein yapısındaki gluten maddesinin yapısal dönüşüme uğramasıyla meydana gelen peptit-alfa-gliadin’in bağırsak tahrişine neden olup ölümle sonuçlanabilen semptomlara yol açabildiği” açıklamasını yaparsam konu daha net olarak anlaşılabilir. Benzeri örnekleri çoğaltmak mümkün. Mesela yemeklerimize lezzet katan sarımsak için “Sarımsak beyin kanamasından öldürür” dersem, ne düşünürsünüz? Kan sulandırıcı ilacın (asetil salisilik asit, warfarin) yanı sıra aynı özelliğe sahip bitkisel ürünler ginkgo ve ginseng kullanan kişiler bir de sarımsak yutarlarsa kanın aşırı sulanması nedeniyle pıhtılaşması gecikeceğinden bir yere çarpma ya da yaralanma durumunda şiddetli kanama riski artabilir. Dolayısıyla günlük hayatımızda sürekli tükettiğimiz hiçbir riski bulunmayan, güvenilir ve hatta sağlığımız için yararlı temel gıda maddeleri bile bazı kişiler için tehlikeli ve hatta ölümcül olabiliyor.
Önemli olan miktarı
Gazete ve dergilerde ilaç ve toksikoloji hakkında yeterli bilgiye sahip olmayan bazı kişilerin besin veya bitkilerin zararları, riskleri hakkında ‘sözüm ona halkı uyarmak amacıyla’ yalan yanlış bilgiler verdiğini üzülerek görüyorum. Bu tip yanlış bilgileri okuyan insanların zihinleri karışıyor, ne yapacaklarını şaşırıyor.
Aslında doğada bulunan besin ya da şifa amacıyla yararlanılan tüm doğal moleküllerin yararlı olduğu kadar zararlı olabilmesi mümkün. Deva ve zehir etkileri arasındaki ince çizgiyi 16’ncı yüzyılda ünlü bilim insanı Paracelsus şöyle ifade etmiş: “Bir maddenin yararlı ya da zehirli olması miktarına bağlıdır.” Bu kural doğal ya da sentetik tüm moleküller için geçerli. İşte eczacılık bu bakımdan bir sanattır, zararlı olabilecek bir madde ustalıkla tedavi amacıyla kullanılabilir. Zaten Dünya Sağlık Örgütü zararlı etkiyi “Tedavi amacıyla önerilen miktarlarda uygulandığında bir ilaca karşı gelişen istenmeyen etkilerdir” diye tanımlıyor.
Beni şoke eden ifadeler
Bir besin ya da ilacın yararlı veya zararlı olmasını etkileyen etkenler sadece bu kadarla sınırlı değil şüphesiz. Kullanılan miktar ve süre, ürün kalitesi ve güvenilirliği, ürünün hazırlanış şekli, kalıtımsal etkenler vd... Herbiri hakkında sayfalarca örnek verilebilir. Kaynak kitaplarda yer alan bazı bitkisel ürünlerin risklerine ait bilgiler uyarı niteliğinde. Mesela, doğal bir depresyon ilacı olarak bilinen sarı kantaron (St. John’s Wort) hakkında kitaplarda çok sayıda uyarı bulunmasına rağmen sentetik kaynaklı depresyon ilaçlarına kıyasla çok daha güvenli olduğu yapılan çalışmalarla ortaya konulmuş. Kitaplarda yer alan uyarılar bazı ilaçları kullananların ya da organ nakli ameliyatı olanların sarı kantaron kullanmamaları için.
Bir yazıda beni şoke eden ifadelerden biri alıç çiçekleri hakkındaydı. Yazara göre alıç çiçeği tansiyonu düşürür, kalp ritmini bozar, karaciğere hasar verir. Zaten alıçın başlıca etkisi tansiyon düşürmesi ve kalp ritmini düzenlemesi. Bu etkisi bilimsel klinik çalışmalarla da ortaya konulmuş. Alıç en güvenilir, yan etki riski bulunmayan bitkisel ilaçlardan biri. Bu bakımdan besinler veya bitkisel ilaçlar hakkında duyduğunuz her olumlu ya da olumsuz bilgiye lütfen inanmayın.
Bu haber 1,559 defa okundu.
Yorumlar
+ Yorum Ekle