En Sıcak Konular

Gıda savaşı ve gen hırsızları

26 Nisan 2008 12:58 tsi
Gıda savaşı ve gen hırsızları Gen hırsızlığı, gen kaynakları gibi yeni kelimeler günlük hayatımıza girdi. Birileri bitkilerimizin, tohumlarımızın peşinde. Bunun ne anlama geldiğini Prof. Dr. İbrahim Adnan Saraçoğlu’na sorduk.

Son günlerde gazetelerde birbiri ardına tohumlarla, bitki gen kaynaklarıyla, bunların ticaretiyle ilgili haberler okuyoruz. Bir yandan Norveç’te ücra bir adadaki mağaralarda Avrupa “Nuh’un Ambarı” dediği bir tohum bankası oluşturuyor. Bir yandan, ülkemize özgü gen kaynaklarının yurtdışına kaçırıldığı, burada yabancı biyoteknoloji şirketlerince sahiplenilerek patent alındığını okuyoruz. Başka bir yanda yabancı tohum şirketleri genleriyle oynanmış tohumları ülkemize dayatmak istiyor. Bunlar parça parça gördüklerimiz. Fitoterapi (bitkilerle tedavi) alanında en önemli akademisyenlerimizden Prof. Dr. İbrahim Adnan Saraçoğlu’na, bu küçük gibi görünen detayların aslında ne anlama geldiğini sorduk. Sayın Saraçoğlu’nun aktardıklarını dört bölüm halinde yayınlıyoruz:

“Bu olayı sadece tarım açısından ele almamak lazım. Ancak geniş bir açıyla baktığımız zaman sonuçlarının neler olacağını görebiliriz. Yoksa tek başına bir hibrit tohumdan, transgen tohumdan veya biyoteknolojiden, gen teknolojisinden bakarsak olayın ne olduğunu değerlendirmemiz çok zor olur. Ve, tehlikenin boyutlarını da anlayamayız. Bu konuda tartışan bilim adamları da sizi yanıltmış olur. Çünkü olaya objektif, geniş açılı olarak bakılması lazım. Şimdi bununla neyi kastediyorum?

Bakın artık günümüzde teknoloji alındığı zaman çok dikkatli alınması gerekir. Çünkü günümüzün teknolojisi kendimize çevirdiğimiz bir silah haline gelmiştir. Peki kendimizi teknolojiye karşı nasıl koruyacağız, onu öğrenmemiz lazım.

Dünyayı çok büyük felaketler bekliyor!

Bütün bu söylediğiniz “Nuh’un Ambarı”, transgen tohumlar, hibrit tohumlar ve bu konsept altında tartışılan bütün konularda Türkiye bu olayların neresinde ve kendisini nasıl koruyabilir? Ben bugün şuna inanıyorum, Türkiye hakikaten treni yüzde 80 kaçırmış durumda. Evet, maalesef bu çok acı bir gerçek. Nedir şimdi buna bakalım.

Bakın, fizikle hesap yaptığınızda Dünya yaklaşık olarak 6,5 milyar yaşında ve ömrünün yarısını doldurmuştur. Daha önünde 6,5 milyar yıl daha var demektir. Belki bu sevindirici bir şey gibi gözüküyor ise de, fiziksel yaptığınız hesapla böyle. Ama bu hesabı kimyayla, biyolojiyle, mikrobiyolojiyle, biyoteknolojiyle, moleküler biyolojiyle, gen teknolojisiyle bu hesabı yaptığınız zaman dünyayı çok büyük felaketler bekliyor!

Şimdi Türkiye’nin bir tek kendisini düşünmesi de yeterli değil. Mesela, Çernobil. “Aaa, bizde nükleer santral yok veya bize zararı olmaz” diyorlar. Nasıl olmaz? Çernobil’den bütün Avrupa, bütün dünya olumsuz etkilendi. Yani komşuda olan bir olay artık bu global teknolojide bütün dünyayı etkiliyor.

Türkiye’nin ayrıcalığı

Ancak Türkiye’nin çok ama çok önemli bir yeri ve ayrıcalığı var. Nedir bu?

Bakın, dünyanın 6,5 milyar yaşı olduğunu söyledik, daha önünde bir 6,5 milyar yıl var dedik. Dünya oluşumundan bu yana geçmiş tarihine baktığımız zaman dört tane çok önemli buzul devri yaşamıştır. En son yaşanan 4. Buzul Devri yaklaşık olarak 100 bin yıl sürmüştür. 18 bin yıl önce de tamamlanmıştır. Kuzey kutbundan Londra’ya kadar yatay bir çizgi çizin. İşte Fransa, Avusturya, Azak Denizi, bütün bu çizgi buzullar altındaydı.

Ancak, Anadolu toprakları 4. Buzul Devri’ni yaşamadı. 2.500-3.000 metreye kadar olan yükseklikler bu buzul dönemden etkilenmiştir. Ama 2.500 metrenin altında Anadolu toprakları 4. Buzul Devri’ni yaşamadı. Bu ne demektir? Bu, bitki florasında 100 bin yıllık evrimini tamamlama sürecini Türkiye’ye kazandırmıştır. Yani biz tohumda, bitki örtüsünde bayrağı 100 bin yıl önden koşarak takip ettik. Anadolu toprakları Allah’ın Türk insanına lütfudur. Buradan bu sonuç çıkar.

Anadolu’daki bitkiler 100 bin yıl daha fazla süre evrimini tamamlayarak kendilerini geliştirmişlerdir. Burada “evrimini tamamlama” derken Darwin’in “evrim teorisi”nden bahsetmiyorum. Ne demek istediğimize bir örnek verelim: Beyaz lahana, karnabahar ve brokolinin hepsi aynı familyadır. Fakat evrimini tamamladıkları için bu ürünler kırmızı lahana olarak, kara lahana olarak, karnabahar veya brokoli olarak en mükemmel şekilde birbirini tamamlamıştır. Başka bir örnek vereyim: Soğan, sarımsak ve pırasa. Bunlar da aynı familyadır. Bunların, tohum aşamasından sonra topraktan çıkmaya başladıkları zaman ilk 15-20 günde filizlerinin tadına bir bakın. Hiç birini diğerinden ayırd edemezsiniz. Şu pırasadır, şu soğandır diyemezsiniz çünkü tadı aynıdır. Bunlar gelişmeye başladıkları zaman, aradan birkaç ay geçtikten sonra bu pırasadır, bu soğandır dersiniz.

Anadolu bitkilerimiz, tıbbi aromatik bitkilerimiz de böyledir. Anadolu’da yetişen, Osmanlı’nın otacı kültüründeki tıbbi aromatik bitkilerimiz dünyanın hiçbir yerinde yetişenleriyle aynı değildir. Sebep, bizim 100 bin yıllık faz farkımızdır. Anadolu toprakları bu 100 bin yıl süren buzul çağını yaşamadığı için bitkilerimiz evrimini en mükemmel şekilde tamamlamıştır. “Alchimilla vulgaris”, “Leontice leontopetalum” gibi bitkiler dünyanın birçok yerinde var. Ama Türkiye’dekinin yerini hiçbiri dolduramaz.”

Söyleşinin ikinci bölümü için tıklayınız: http://www.iyilikguzellik.com/haber.php?haber_id=36

Söyleşinin üçüncü bölümü için tıklayınız: http://www.iyilikguzellik.com/haber.php?haber_id=37

Söyleşinin dördüncü bölümü için tıklayınız:
http://www.iyilikguzellik.com/haber.php?haber_id=38

iyilikgüzellik.com özel



Bu haber 4,690 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,783 µs