Karatayın engizisyona gönderilmesi kabul edilemez!
21 Ekim 2015 16:07 tsi
"Prof. Dr. Canan Karatayın hakim tıp nizamına aykırı görüşlerini hukuk zoruyla susturmaya çalışmak insan aklına zincir vurmaktır. Bilimsel bir görüşün, savcıyla, mahkemeyle, disiplin heyetiyle susturulmak istenmesi yeni ortaçağdır."
Türkiye, neredeyse bir yıldır gebelik diyabeti ve gebelikte şeker yükleme testini tartışıyor. İyi de oluyor. Ancak geçtiğimiz ay tartışma olağan mecrasından çıkıp yargıya taşınınca iş biraz çığrından çıktı. Aklın özgürlüğü bilimin kendisinden daha önemlidir. Prof. Dr. Canan Karatayın hakim tıp nizamına aykırı görüşlerini hukuk zoruyla susturmaya çalışmak insan aklına zincir vurmaktır. Bilimsel bir görüşün, savcıyla, mahkemeyle, disiplin heyetiyle susturulmak istenmesi yeni ortaçağdır.
Olayın bu noktaya gelmesi ve hukuki bir ihtilafa dönüşmesiyle birlikte bu hususta bize de söz hakkı doğdu. Gerçekten de polemik ve sonrasında yaşananlar hukuk ve bilim ilişkisi çerçevesinde ele alınmaya değecek kadar önemlidir.
...
Bir bilimsel görüşün savunucusunun mahkemeler tarafından cezalandırılmasını talep etmek engizisyon mahkemesi kurulması talebinden başka bir anlama gelmemektedir. Maalesef son yıllarda bazı tıp derneklerinde bu yönde bir eğilim bulunmaktadır. Müesses tıbbın dışında görüş beyan eden hekimler ceza tehditleriyle susturulmak istenmektedir.
Bizde fikir özgürlüğü deyince akla hemen siyasal fikirler geliyor. Oysa tarihte siyasal fikirlerden çok daha önce hakim bilim anlayışına karşı çıkanlar cezalandırılıyordu.
Mahkemeler siyaset düşünürlerinden daha önce bilime dünyanın düz, öküzün boynunda ve yerinde sabit durduğunu söyletmeye çalışıyordu. Şimdilerde de hakimbilim paradigmasına karşı çıkanlara aynı şekilde muamele edilmek isteniyor.
Ancak bilimi serbestçe açıklama ve yayma hürriyeti anayasayla koruma altına alınmış bir temel haktır. Bilimin sınırları içinde kalmak şartıyla her düşünce, kanaat ve görüş bu haktan yararlanır. Aksi takdirde bilim gelişmez, durur.
Bilimsel eleştiri himaye görür şarlatanlık görmez
Ancak bu noktada konu oldukça hassastır ve çizgiler incelmektedir. Şarlatanlıkla bilimsel görüş aynı şey değildir. Bunun ayrımını da iyi yapmak gerekir. Bilime bilim çerçevesinde getirilen eleştiriler hukukun himayesi altındadır. Ancak halkın batıl inançlarını, acılarını, cehaletini sömürmeye çalışan şarlatanlar kuşkusuz bu himayeden yararlanamaz. Bu da gözardı edilemeyecek bir durumdur.
Sonuç ne olursa olsun bilimsel görüş mahkemelerce susturulamaz
Bizler bilimin geldiği bu aşamada bu tartışmayı sonlandıracak kesin kanıtların ver olmasını beklerdik. Anlaşılıyor ki böyle bir kesin kanıt yok. Ama sonuç ne olursa olsun bilimsel bir görüşün hukuk yoluyla susturulmak istenmesi hukukla bağdaşmaz. Modern hukuk da modern bilim gibi aydınlanmanın ürünüdür. Aydınlanma düşüncesinin temeli aklın özgürlüğüdür. Öyle ki aklın özgürlüğü bilimin kendisinden bile daha önemlidir.
Prof. Dr. Canan Karatayın hakim tıp nizamına aykırı görüşlerini hukuk zoruyla susturmaya çalışmak insan aklına zincir vurmaktır. Bilimsel bir görüşün, savcıyla, mahkemeyle, disiplin heyetiyle susturulmak istenmesi yeni ortaçağdır.
Neyse ki Savcılık Türkiye Endokrinoloji Derneğinin bu talebine itibar etmemiş ve Prof. Dr. Canan Karatay hakkında takipsizlik kararı vermiştir. Karar her bakımdan isabetli olmuştur.
Medikal Akademi / Dr. Erkin Göçmen (İlgili kısım)
Bu haber 2,858 defa okundu.
Yorumlar
+ Yorum Ekle