En Sıcak Konular

Arzu Aygen



Arzu Aygen
15 Kasım 2009

Geleceğimiz GDO Bilim Kurulu’na emanet



Tarım Bakanı GDO’ya şahsen karşı. Tartışmalarda en sonunda “… kararı Bilim Kurulu verecek.” diyor.
“Kararı Bilim Kurulu verecek.”
“Kararı Bilim Kurulu verecek.”

Hangi karar derseniz… Bilim Kurulu, gıdalarımızın içinde hangi oranda GDO bulunacağına karar verecek. İleride, yasalar, yönetmelikler bizleri o yöne sürüklerse hangi GDO’lu tohumların topraklarımıza ekileceğine karar verecekler. Bizim için hangi oranda kısırlığın, doğum anomalilerinin, alerjinin riskli olduğuna karar verecekler. Çocuklarımıza ne kadar GDO yedireceğimize karar verecekler.

Bu karar 11 kişilik, 90 kişilik veya 990 kişilik bir bilim adamları grubuna emanet edilemez.

Önce Avrupa’da yaşananlara bakalım.

Avrupa GDO’ya nasıl mecbur tutuldu?

“Avrupa Birliği GDO’lu tohum ekiyor, yiyor; bilim karşıtlığı yapmayı bırakın da GDO’lara ısının artık” diyor GDO temsilcisi bilim adamı.

Oysa Avrupa en başından beri GDO’ya karşı. Amerika’nın GDO’lu tohumlarını yemeyi de, ekmeyi de şiddetle reddettiler. ABD ne yaptı? Avrupa’yı Dünya Ticaret Örgütü’ne şikayet etti, “ticaret yapmamı engelliyorlar” dedi. DTÖ de Avrupa’ya parmağını sallayıp “alacaksınız, zorundasınız, mecbursunuz” dedi. EFSA (European Food Security Authority) isimli bilim kurulu GDO’lu MON 810 kodlu mısır tohumu Avrupa’da ekilebilir diye karar aldı.

Avrupalı tüketiciler GDO istemediklerini o kadar yüksek sesle söyleyebildiler ki, mecburiyetlerine rağmen birçok Avrupa ülkesi “toprağımda GDO ekilemez” dedi. Avusturya, Fransa, Yunanistan, Macaristan, Almanya ve Lüksemburg topraklarında GDO ekilmesini yasakladı. Sınırlı sayıda Avrupa ülkesi, sınırlı alanda sadece bu tek çeşit GDO’lu mısırı ekiyor.

“Avrupalı hapur küpür GDO’lu ürün yiyor, öyleyse siz de yiyin, çağı yakalayın” diyor GDO temsilcisi bilim adamı. İşin aslı öyle değil. Avrupa’da bir ürünün içindeki bir madde en fazla binde 9 oranında GDO’lu olabilir. Örneğin 100 gramlık bir gofrette 10 gram soya yağı kullanılıyor diyelim. Bu 10 gram soyanın, en fazla binde 9’u (yani sadece ve sadece 0.09 gram soya yağı) GDO’lu olabilir.

Avrupalı tamamen GDO’suz ürün talep ediyor. Uluslararası ticarette GDO çok büyük oranda kullanıldığından, ürünlerin işlendiği makinalara, taşındığı kaplara, üretildiği tarlalara eser miktarda bulaşabilir diye düşünüyorlar. Rastlantısal olarak herhangi bir üründe bulunabilecek GDO bulaşmasına müsamaha gösteriyorlar. Çünkü siz tarlanızda organik tohum dahi ekseniz komşu tarlanın GDO’lu tohumundan polen bulaşabiliyor.

Burada da 2 koşul çok önemli:
• İçerikteki GDO’nun kazayla bulaşmış veya teknik olarak ayrıştırılmasının mümkün olmaması.
• O içerikte GDO kullanma niyetinin olmaması.

Bu kuralın getirilmesinin tek sebebi var: GDO’suz üretim yapmaya çalışan çiftçiyi korumak.

Kontrol mü, işbirliği mi?

EFSA “Avrupa vatandaşları topraklarında GDO eksin artık” diye bir karar aldı ama bu kurumun sicili pek temiz değil.

Kurulda çalışan bazı bilim adamlarının GDO tohum üreten biyoteknoloji şirketleri ile maddi bağlantıları olduğu ortaya çıktı. Prof. Dr. Kenan Demirkol’dan dinleyelim:

“Bağımsız bir araştırma enstitüsü olan EFSA gerçekten siyasi açıdan tam bağımsızdır. Ancak verdiği raporlara bakılırsa firmalarla iç içe olduğunu düşündüren bir görüntü arz etmektedir. Nitekim Almanya Bündnis 90/Grüne partisi üyesi milletvekili Sayın Ulrike Höfken'in talebi üzerine A. Lorch ve Ch. Then tarafından hazırlanan "Kontrolle oder Kollaboration? Agro-Gentechnik und die Rolle der Behörden" başlıklı raporda EFSA GDO Paneli'nin üç üyesinin biyoteknoloji şirketleri ile ilişkileri ayrıntısıyla açıklanmıştır. Özellikle pazarlama sonrası kontrol görevinde bulunan bilim adamlarının tümü firmalarla iç içeler.

Bu durumda Avrupa Birliği'nde pazarlanmasına izin verilen tüm tohumlara ileri derecede kuşkuyla yaklaşmak gerekir.”

Bundan başka, geçtiğimiz hafta 10 Kasım 2009’da, üst düzey EFSA çalışanı Suzy Renckens’in GDO tohum üreticisi biyoteknoloji şirketi Syngenta’da yönetici olarak çalışmaya başladığı açıklandı. 

Hepimiz biliyoruz ki bu tür kurulların oluşturulmasında güç odakları kendi adamlarını sokmaya çalışacak. İçlerinde belki dürüst insanlar da yer alacak ama Avrupa örneğindeki gibi kötü tohumların serpiştirilme olasılığı yüksek.

Ne tür yaptırımlarla bu GDO illetini topraklarımıza sokmaya uğraşıyorlar bilemiyoruz. Ama çocuklarımızı nasıl bir geleceğin beklediğine karar verme hakkı ne biyoteknoloji şirketlerinde, ne de kuklalarında...

Vatandaş istemiyor, Tarım Bakanı istemiyor, Başbakan istemiyor. GDO’lu hiçbir ürünün bu topraklara girmesini istemiyoruz. Ne insan yiyeceği olarak, ne hayvan yemi olarak, ne de başka bir şekilde istemiyoruz. İstemiyoruz.

Kaynaklar:

Prof. Dr. Kenan Demirkol: GDO'lu Tohumların Sağlık Riskleri ve Sertifikalandırma Sürecindeki Hatalar http://www.demokratikyasam.com/3.sayi/GOD_lu_tohumlarin_saglik_riskleri_ve_sertifikalandirma_surecindeki_hatalar.html

Nejat Dinç: %0,9 ile ilgili fıkra GDO Yönetmeliği’nin en büyük üçkağıtlarından birisidir



Bu yazı 2,658 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 4 Şubat 2016 Obezite ameliyatçısı geldi haniiiymmm!
    • 28 Kasım 2015 İstanbul'da toprak, çayır ve beton
    • 18 Kasım 2015 Kuru Fasulye Piyazı
    • 18 Ekim 2015 Okul kantinlerinde 3 renk çocukları kurtarır mı?
    • 25 Ağustos 2015 Anadolu için tarhana vakti
    • 19 Ağustos 2015 Tabağınızdan domuz çıkabilir!
    • 15 Ağustos 2015 Domatesle yapabileceğiniz bir sürü güzel yemek
    • 22 Temmuz 2015 Devedikeni lifiyle peynir mayalama denemeleri
    • 10 Temmuz 2015 Deniz börülcesi nasıl ayıklanır? Nasıl pişirilir?
    • 22 Haziran 2015 Fotoğraflarla dut pekmezi belgeseli
    • 13 Haziran 2015 Facebook için yaşamak
    • 30 Mayıs 2015 Güle aşık oldum
    • 25 Mart 2015 Örgü peynir, örgü çörek
    • 30 Ocak 2015 Bir çeşit kıyılmış lahana turşusu: Ekşi lahana
    • 11 Aralık 2014 Kobayım olur musun?
    • 23 Kasım 2014 Anneyle bebeği ayırma planı!
    • 18 Eylül 2014 Okula giden çocukların beslenme çantası nasıl hazırlanmalı?
    • 22 Ağustos 2014 Hazır alma, anneannen gibi kendin yap!
    • 20 Ağustos 2014 Evde ekşi mayalı ekmek (yeni tarif)
    • 5 Ağustos 2014 “Deniz kenarında oynayan çocukları vur!”

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,872 µs